Kuşkusuz, İstanbul dünyanın en büyük şehirlerinden biridir. Avrupa’yı Asya’dan ayıran Boğaz Boğazı’nın mavi şeridinin her iki tarafında mükemmel bir konuma sahip, dünyanın diğer şehirlerinden farklı olarak iki kıta arasında bölünüyor.
Kubbelerin ve minarelerin oryantal-fantastik manzarası ve antika eski ahşap evlerle kaplı dar Arnavut kaldırımlı sokakları ile eski mahalle, Asya’nın boğazlarını ciddi bir şekilde gösteren konik bir yarımadada yatıyor. Güneyde Marmara Denizi’nin mavi suları davetkar bir şekilde parlıyor. Kuzey, Haliç’in zarif eğrisinin karşısında, Beyoğlu’nun titreşimli eğlence bölgesinin parlak ışıklarını titretiyor.
İlk olarak MÖ yedinci yüzyılda Yunanlılar tarafından kurulan MS 4. yüzyılda İstanbul, İslam savaşçılarını Batı Avrupa’dan birkaç yüzyıl boyunca koruyan ve sonunda 1453’te Osmanlı Türklerine düşmeden bir Bizans Hıristiyan dünyasının başkenti Konstantinopolis oldu. bu iki büyük gücün kalıntıları, eski Bizanslı Kutsal Bilgelik Bizans Kilisesi’nden (Aya Sofya), Osmanlı İmparatorluğu’nun dayanağı olan Topkapı Sarayı’nın görkemli pavyonlarına kadar.